- bir bakışta
- at a (single) glance
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
yeknazarda — (F. A. T.) ilk bakışta, bir bakışta … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
ne mal olduğunu bilmek (veya anlamak) — birinin nasıl bir nitelikte, yetenekte ve yaradılışta olduğunu bilmek, kestirmek Büyük hanım, bir bakışta onun ne mal olduğunu anlamıştı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
festival — is., li, Fr. festival 1) Dönemi, yapıldığı çevre, katılanların sayısı veya niteliği programla belirtilen ve özel önemi olan sanat gösterisi 2) sin., tiy. Belli bir sanat dalında oyun ve filmlerin sunulması ve gösterilmesi sonunda ödül, derece… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hecelemek — i 1) Bir kelimenin hecelerini teker teker söylemek 2) nsz Bir kelimeyi ilk bakışta okuyamayıp heceleri teker teker okumak Kendisine eski bir alfabe kitabı bulmuş, ara sıra heceliyor... R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
izinli çıkmak — izin alarak belli bir süre için bir yerden ayrılmak İlk bakışta bana izinli çıkmış bir hasta bakıcı gibi göründü. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
bünye — is., Ar. bunye 1) Vücut yapısı Çok kuvvetli bir bünyeye sahipsiniz, nadir rastladığım vücutlardan. R. H. Karay 2) Yapılış, kuruluş İlk bakışta fertlerin toplum bünyesi içinde çizdiği belirli çizgiler bunlardır. Ç. Altan 3) Bir kurum, kuruluş veya … Çağatay Osmanlı Sözlük
görünüş — is. 1) Gözün ilk bakışta veya zihnin dolaysız olarak algıladığı şey 2) Gerçeğe uymayan dış görüntü, zevahir Görünüşe aldanmamalı. 3) Bulunulan bir yerden görülebilen alan, görünüm, manzara Van gölünün görünüşü eşsizdi. N. Cumalı 4) dbl. Fiillerin … Çağatay Osmanlı Sözlük
melunca — sf. Meluna yakışan, melun gibi O bakışta hiç de melunca bir kandırma fikri gizlenemez. F. F. Tülbentçi … Çağatay Osmanlı Sözlük